Osmanlı Tarihinin Mirası

osmanli-donemi-manzara-deniz-sandallar-gemiler-camiler

Osmanlı tarihinin bugünkü Türk insanına mirası nedir?

Yarını inşaa ederken tarihi vasıflarımızdan ne ölçüde faydalanabiliriz?

Maziden gelen temayüllerimize dayanarak nasıl bir istikbal insa edebiliriz? Baska bir tabirle Türk insanı kapitalizme mi sosyalizme mi yatkındır?

Osmanlı birçok unsurların mesut bir terkibi. Orta Asya’dan getirdiği biyolojik vasıflar: bir basbuğ etrafında toplanmak,gözünü daldan budaktan esirgememek, bir kelimeyle birçok göçebe medeniyetlerinde ortak olan: asabiyet. Bu temel seciye islamiyetle kaynasınca büyük bir medeniyetin mimarı oldu. Osmanlı bu medeniyeti kurarken kendi kendini de inşaa ediyordu. Tanzimata kadar, gerek islamdan önceki, gerek islamdan sonraki Türk insanının farikaları:

1- fedakârlık

2- devletle birlesme..

Adeta uzvî, bir kaynasmaydı bu. Devletle din, dinle millet tek varlık halindeydi. Bu tarih Batınınkinden çok farklı mıydı? Batı tarihini, içtimaî sınıflar izah eder. Anahtarı ferdiyettir. Kisi,yalnızlığını lonca, kilise gibi bazı topluluklarda unutmağa çalısır.Fakat ya zalimdir, ya mazlum. Batıda millet yoktur. Yoktur çünkü Roma’dan itibaren sınıflar vardır. Patrisyenler, plepler, köleler,                   feodal beyler, toprak köleleri, burjuvazi, proletarya. Her milletin içinde birkaç millet vardır. Bugüne kadar böyledir bu.

Osmanlı’da sınıf yoktur. Para bir tahakküm vasıtası değildir, bir hizmet vesilesidir. Batıda maddî güç yani iktisat, ezilen sınıflar için   bir kurtulus imâanıdır. Köleler (toprak köleleri) feodal beylerden para sayesinde hürriyetlerini satın alırlar.

Osmanlı İlay-i Kelimetullah için hayatını seve seve verir. Yani bağlandığı dava uğrunda hayatını istihkar eder. Avrupalı ancak yakın ve elle tutulur çıkarlar uğruna fedakârlık yapabilir. Osmanlı, ülkesinin kapısını bütün insanlara açmıstır. Baska türlü düsüneni korur.

Sadece hatasında ısrar ettiği için merhamet duyar ona. Osmanlı istismar için ülke fethetmez, imar için fetheder. Osmanlı’da adalet  bütün müesseselerin belkemiğidir. Kısaca Osmanlının asırlarca gerçeklestirdiği içtimaî nizam bütün sosyalist ütopyaları asan bir cennettir. Sosyalizmin istikbalde gerçeklestireceğini umduğu cemiyeti Osmanlı mazide gerçeklestirmis bulunuyordu.

Osmanlı kapitalizmi yamyamlığına hiçbir zaman iltifat etmemistir. Osmanlı mizacı ile kapitalizm uyusmaz. Bu itibarla yarınki cemiyeti inşa ederken kendi temayüllerimiz, yani tarihî mirasımız bahis mevzuu ise, kuracağımız cemiyet mutlaka sosyalizme benzeyen bir cemiyet olacaktır.

Kapitalizmin manivelası kârdır. Osmanlıda kâr diye bir mefhum yok. Sonra kapitalizm pazar istihsalidir, pazar için istihsaldir, pazar için istihsal bazı ülkelerin hammadde pazarı haline gelmesini icab ettirir…

Cemil Meriç

Tüm Gönül Dostlarıma Sevgilerimle

Tasavvuf ve Bilim

Kaynak: Jurnal 2.Cilt sf 204

13 Mayıs 2016 tarihinde Bilim, Felsefe, Tarih içinde yayınlandı ve , , , , , , , , , , , , , , , , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin. Yorum yapın.

Yorum bırakın