Blog Arşivleri
Görecelik Kuramı
Görecelik Kuramı, Albert Einstein tarafından 1905 yılında ortaya atılan bir fizik teorisidir. Aktüel hayatta deneyime dökemediğimiz Görecelik Kuramını anlamak birçok insan için karmaşık olsa da, bugün ise bu güzel kuramı anlamak için elimizde çok çeşitli kaynaklar vardır…İşte Görecelik Kuramı hakkında bilmeniz gereken en önemli şeyleri sizleri için sırayalım. Bu yazının geri kalanını okuyun
Sonsuzluk Paradoksu
Sonsuzluk Paradoksu
Sonsuz kavramının bir ayrıma tabi tutulması ve bir karışıklığın önlenmesi çok önemlidir. gerçek sonsuz olan kurgusal sonsuz olandan ayırt edilmelidir.Cantor gibi matematikçilerin oluşturduğu sayı dizileri kurgusal sonsuz sayı dizileridir ve evrende hiçbir şeye karşılık gelmemektedir.buna ragmen Elealı Zenon’dan Russell,Frege ,Hawking gibi ünlü matematikçilere kadar birçok kişi bu ayrımı yapamadıkları için birçok paradokslara düşmüşlerdir.Kanaatimizce su anda varoluşu naturalist izahla açıklamaya çalışan bilim adamlarına evrende gerçekten var olanın matematiğiyle değil, kurgusal olan matematikle uğraştıklarını hatırlatmak gerekir.
Zaman kaç? Neye göre?
Zaman kaç? Neye göre?
Newton fiziği, uzay-zamanı birbirinden ayrı ele alarak, mutlak olarak kabul ettiği uzayın yanında zamanı da evrenin her parçası için mutlak kabul edip tüm referans sistemlerinden bağımsız olarak hepsinde aynı şekilde akmakta olduğunu söyler.Başka bir deyişle, İstanbul’daki bir saatle (bunun hiçbir zaman ileri ve geri gitmeyen mükemmel bir saat olduğunu kabul edersek) Los Angeles’taki ya da Andromeda Galaksisindeki mükemmel bir saat, aynı saniyeleri gösterecektir. Işık hakkında ise Newton, ışığın çok hızlı fakat sonlu bir hızla partiküller halinde hareket ettiğini düşünmüş olsa da bunun tam olarak mahiyetini, uzay ve zaman ile olan ilişkisini bilmiyordu.
Buna karşın Einstein’ın rölativite teorisinde ise zaman, göreceli olarak tüm referans sistemlerine yani bulunulan mekana (gözlemcilere) göre belirlendiği için Mutlak zaman ve mekan kavramının olmadığını, zamanın gözlemcilere (referans sistemlerine) bağlı olması nedeniylede mekandan ayrı bir yapıda bulunmadığını belirtmektedir. Işık ise sonsuz yada her an değişebilen sabit hızlarda değil, kaynağının her türlü hareketinden bağımsız ve eş yönlü olarak sonlu sabit bir hızla hareket etmektedir. Bu yüzden bir cisimden yansıyan yada kaynaklanan ışık, o cisim ister herhangi bir yönde hareket etsin isterse de hareketsiz kalsın fark etmez daima aynı hızda hareket etmektedir. Böylece ışık için klasik fizikteki gibi hızların üst üste toplanması yada çıkartılması söz konusu değildir. Buda ışık hızının üzerine neden çıkılamadığını göstermektedir.