Blog Arşivleri

YA VAR EKSİK YOK TAM İSE?

Eski Türkçede “barmak” bugün VARMAK dediğimiz kelime idi. B harfi Türk hançeresinde zamanla V’ye dönüyordu. Yâni “varış” ile “barış” aynı kökten gelmekteydi. Barışmak da varışmak!.

*

Hele “VARLIK” ile “VARMAK” ilişkisi üzerinde ne kadar durulsa yeridir. “Var oluş”u bir “varma çabası”na bağlasak ne çıkar?

Varlığı felsefe “ontoloji” diye adlandırıyor mâlum. Buradan Türkçedeki hikmete yeni bir ufukla baksak bize kim karışabilir?

“Varma” çabasının öznesi, durup o gayreti bir “noksan tamamlamak” olarak alsa kezâ!..

Bu varlık yolculuğu üzerinde düşünmeye kim müstağnî durabilir?

Varlığı eksikliğe, yokluğu tamlığa teşbih eden ecdâda hâlâ tepeden bakan yeniyetme ulemâya ise acımalı mı, onlardan dinlenip dinlenip kaçmalı mı, herkes kendi karar versin…

*

Ayır nefsini şeytandan, ki sırlar duyasın candan

A’tâlar ere Sultan’dan, yakîne ere gümânın.

Eğer hep varlığın versen, bu varlıktan seni yursan,

Ana yokluk ile varsan, dîdârın göresin anın…

Eşrefoğlu Rûmî Hz. Dîvan,sh.151

Şehâdetin formülünü anlatmış Eşrefoğlu dedemiz… Tabiî o da biliyor ve bildiriyordu ki “şehâdet” illâ muhârebede can vererek olmazdı. Her mü’min aynı zamanda bir şehîd olmalıydı…

Dr.Sait Başer

Hikmet Damlaları

Untitled-1

Alem üç şeyin mecmuundan ibarettir :

Varlık , Düşünce ve Hareket.

Bunların hepsini kendinde toplayan insan , üç şeyin peşinde olmak için yaratılmıştır :

Hakikatin , Hayrın , Güzelliğin

Bu yazının geri kalanını okuyun

Martin Heidegger-Varlık ve Teknik

Adsız

Martin Heidegger-Varlık ve Teknik

Marx’ı nasıl Hegel’e göndermede bulunmadan anlamak mümkün değilse, Martin Heidegger’i de Edmund Husserl’a göndermede bulunmadan anlayamayız. Heidegger, Husserl’da zirveye ulaşan kartezyen felsefenin özne-nesne, algılayan-algılanan, düşünen-düşünülen dualizmine karşı çıkan çok farklı bir varlık felsefesi geliştirmiştir.

Husserl’a göre gerçekte şeylerin var olup olmadığı hususu felsefenin açıklığa kavuşturamadığı (ve belki de kavuşturamayacağı) bir konudur. Emin olabileceğimiz tek şey, algılayan bir bilincimizin ve bilincimizin yöneldiği fenomenlerin bulunduğudur. Yani bir anlamda, ontolojik problem paranteze alınabilir veya bir tarafa bırakılabilir. Fenomenler bilincin nesneleridir. Bunları bilincimizin nesneleri olmaları bakımından araştırabiliriz. Deneyimlenen şeyi, kendi özünde ne olursa olsun, deneyimimizin bir nesnesi olarak sistematik bir analize tabi tutabiliriz.

Heidegger bu fikirde değildir. İnsanın şeylere fiilen bağlanma şekli, temelde özne-nesne ilişkisi biçiminde gerçekleşmez. Özellikle, farkındalık ve bilinç hiçbir şekilde önkoşul değildir. Bunu bir örnekle açıklar. Bir demirci ustası elindeki çekici sallarken onun farkında bile olmaz. Çekiç, vurması gereken yere sanki kendiliğinden inip kalkar. Demirci işini yaparken, bir başkasıyla çok ciddi bir konuyu rahatlıkla konuşabilir. Araba kullanan bir insanın, vites atmak için bu olayı bilincinde canlandırma gereği duymaması da bu kabildendir.

Bu yazının geri kalanını okuyun