Blog Arşivleri

İnsan Çilesiyle Barışmak Zorunda

Баланс

İnsan çilesiyle barışmak zorunda. O çile bize en uygun terbiyedir. Çilemizle barışmamak, hakkımızdaki “takdir” ile kavga halinde olmak demek. Üstelik o çilelere hemen hemen daima kendimiz talip olduk! Çileni öp başına koy. Halis bir muhatabın bize tahammülündeki o barışıklıktan gelen tevekkülünden, muhabbetinden ibret al! Bu yazının geri kalanını okuyun

Nasıl Türk Olunur?

Untitled-1

Nasıl Türk Olunur?

Muhabbetin İçtimaileşmesi Veya Töre İle Türk Olmak

Sevgili okuyucu! Sen, eline kalem alıp yazan, yazmayı düşünen gelmiş geçmiş bütün müelliflerin adı belirsiz, olgunlukla mütekâmil, müsâmahası engin, halden anlar, büyük kederlere ve sevinçlere ortak olabilen, geniş kavrayışlı bir şahıssın. Birçok büyük mütefekkir, kendi devirlerinde yakınları, yaşadıkları toplumun ileri gelenleri tarafından anlaşılmasalar dahi kaleme sarılır ve nerede, nasıl, ne zaman yaşadığını bilmedikleri sana içlerini dökmekten kendilerini alamazlar. Sen o yazarın yakını veyâ çağdaşı olmak zorunda değilsin. Düşünüyorum da bunca büyük gönüllü insanın muhâtabı olan sen, belki de tarihin en kayda değer meçhul kahramanısın. Bu yazının geri kalanını okuyun

Adalet ve Arada Olmak

Lady-Justice-Cover-by-DJO-Photo-at-Flickr

Adalet ve Arada Olmak

“Batılı toplumların özgürlük, Doğulu toplumların ise adalet kavramlarını temel değer olarak öne çıkardıkları” yaygın bir kanaat. Toplum hayatına dair sosyolojik çalışmalar, hukuk tarihi, devlet felsefeleri, Doğu ve Batı medeniyetlerine dair kritikler yapılırken, bu yargının genelgeçer bir ölçü değeri ile hem akademik çevrelerde hem de medyada kullanıldığını sıkça okuyoruz. Ayrıca böyle bir hükmü, değerlere gönderme yapması sebebiyle kullanabilmek, adeta entelektüellik göstergelerindenmiş gibi bile sunuluyor.

Bu hüküm gerçekten doğru mudur? Önce insanlık birikimi, “Doğu” ve “Batı” olmak üzere iki ana guruba bölünmekle doğru bir tasnif mi yapılmaktadır? Doğu neresidir, Batı neresi? Doğu’yu belirleyen kıstaslar, Batı’yı belirleyenlerden ne tür farklılıklar taşımaktadır ki; Batı, adaleti ihmal eden bir özgürlük üzerinde yükselmeyi seçerken, Doğu özgürlüğü ihmal eden bir adalet ısrarında olsun? Ayrıca ve özellikle “adalet” nedir, “özgürlük” ne? Adalet ve özgürlük kavramlarının şekillenmesini sağlayan süreçler ve tarihî arka plan değerleri neler?

Dikkat edilirse bu sorular kolaylıkla çoğaltılabilecek, felsefenin çeşitli alanlarında yansımalarıyla karşılaşabileceğimiz değerlerdir. Hatta bu kavramları gerçekten öne çıkarmak söz konusu ise, adalet ve özgürlük üzerinden yeniden okunması gerekecek varlık, bilgi, etik, estetik ve metafizik kurgulamaları göstermemiz icap edecektir. Hatta bu değerler yaygın kabulün dile getirdiği gibi medeniyetlerin ana ilkeleri ise, felsefe disiplinleri bakımından gerekli açıklamaların bize gelinceye kadar çoktan yapılagelmiş olmaklığı, bizim bunları, aramaya lüzum duymadan, önümüzde hazır bulmamız icap etmez miydi? Bu yazının geri kalanını okuyun

Hanginiz Muhammed ?

Untitled-1

HANGİNİZ MUHAMMED?

”Önce üç rivayet:

1- “Peygamberimiz ile birlikte oturduğumuz sırada biri gelip ‘Hanginiz Muhammed`dir?’ diye sordu. Allah’ın Resulü ashabı arasında dayanmış oturuyordu. ‘İşte dayanmış olan şu beyaz kimsedir.’ dedik. (Buhari; Kitabu’l-ilm, 57). Bu yazının geri kalanını okuyun

Milli Ruhu Uyanık Tutma Zamanıdır

Untitled-1159

Milli Ruhu Uyanık Tutma Zamanıdır

Seçimler bitti, ama görüldüğü gibi etraftaki kara bulutlar daha da ağırlaştılar!
Dünya çok enteresan, daha evvel örneği görülmemiş bir buhran geçiriyor.
Çin’den Fransa’ya, Suriye’den Kırım’a, Karabağ’a, AB’deki yabancı ve İslam düşmanlığına… sebepleri ve sonuçları hayli karmaşık problemler gündemin ilk sırasında…

Hemen hemen her kriz bölgesinde de her şeyimizi borçlu olduğumuz ülkemizi içine çekmeye aday girdaplar var!

***
Böyle zamanlar hem tehlike çok büyük olabiliyor, hem gerçekçi ve gücünü dağıtmadan izlenen siyasetlerin faydası.

Böyle zamanlar fitne ve riyacı merkezlerin elemanlarına gün doğuyor ve toplumsal beraberliği en umulmadık noktalardan vurarak o siyasetin tatbik kaabiliyetini öldürmeye, en azından zayıflatmaya çalışıyorlar…

Böyle zamanlarda vatanseverliğin ve aklın gereği, devletin yanında olmaktır.
Menfi haber ve dedikodulara hizmet etmemek lazım. Mensubiyetlerimiz, bu devletin ana şemsiyesi altında anlam taşıyor. Devleti zayıflatmak, tarafı olunan grup kimliklerini de zayıflatacaktır.

***
Bizim içinde olmamız da gerekmez, her grup bu toplumun bir imkanı, gücünden bir güçtür. Nerede hangi güç veya grup işe yarıyacaksa o grubun imkanı milletin hareket yeteneği demektir.

Bütün şer ve nifak mihraklarının işbirliği yaptıkları bir zamanda, enerjimizi birbirimizi hırpalamakta kullanmak akla ziyan bir aymazlık değilse, gafletin en ağırı veya ihanettir.

Taraftarlıkların tehir edilmesi gereken bir kriz döneminde olduğumuzu görmek lazım.

Olumsuz haber yaymamalı, fitne merkezlerinin ürettiği dedikodulara yol vermemeliyiz.

Mümkün mertebe müsbette durmalı, birleştirici, moral yükseltici, nifaka karşı uyanık olmalıyız.

Dr.Said Başer

Tüm Gönül Dostlarıma Sevgilerimle

Tasavvuf ve Bilim

Medya ve Kutadgu Bilig’de Töre

Adsız123

Medya ve Kutadgu Bilig’de Töre

Benim tebliğ konum Medya Ve Kutadgu Bilig’de Töre başlığını taşımaktadır. Medyada Töre dendiğinde karşımıza çıkan belli başlı konular: Başlık parası, kan davası, kız kaçırma, silah sevgisi, kabadayılık, Cumhurbaşkanı adayı dövme, çok eşlilikten kaynaklanan problemler… gibi başlıklar taşıyor. Ve yayınlar aleyhte cereyan etmektedir.

Pekiyi Töre gerçekten takdim edildiği gibi cehalet ve taassub mahsulü yanlış görenekler midir? Toplumda asırlık eğitim- öğretim ihmallerinden dolayı hayat alanı bulabilen gayr-ı ilmî ve gayr-ı medenî her türlü davranışa Töre demek doğru mudur? Töre nedir?

Bu yazının geri kalanını okuyun