Blog Arşivleri

Türklük ve İslamiyet

132721_133424

TÜRKLÜK VE İSLAMİYET

İslamiyet’in Türk kültürü üzerinde büyük tesiri olmuştur. Türkler Müslüman olduktan sonra bin yıl bu yüce dinin içinde yaşamışlar,onun uğruna savaşmışlar, hayatlarını onun esaslarına uydurmuşlardır. Türk tarih ve kültürünün bin yılını İslamiyet yoğurmuştur.

Bu yazının geri kalanını okuyun

Martin Heidegger-Varlık ve Teknik

Adsız

Martin Heidegger-Varlık ve Teknik

Marx’ı nasıl Hegel’e göndermede bulunmadan anlamak mümkün değilse, Martin Heidegger’i de Edmund Husserl’a göndermede bulunmadan anlayamayız. Heidegger, Husserl’da zirveye ulaşan kartezyen felsefenin özne-nesne, algılayan-algılanan, düşünen-düşünülen dualizmine karşı çıkan çok farklı bir varlık felsefesi geliştirmiştir.

Husserl’a göre gerçekte şeylerin var olup olmadığı hususu felsefenin açıklığa kavuşturamadığı (ve belki de kavuşturamayacağı) bir konudur. Emin olabileceğimiz tek şey, algılayan bir bilincimizin ve bilincimizin yöneldiği fenomenlerin bulunduğudur. Yani bir anlamda, ontolojik problem paranteze alınabilir veya bir tarafa bırakılabilir. Fenomenler bilincin nesneleridir. Bunları bilincimizin nesneleri olmaları bakımından araştırabiliriz. Deneyimlenen şeyi, kendi özünde ne olursa olsun, deneyimimizin bir nesnesi olarak sistematik bir analize tabi tutabiliriz.

Heidegger bu fikirde değildir. İnsanın şeylere fiilen bağlanma şekli, temelde özne-nesne ilişkisi biçiminde gerçekleşmez. Özellikle, farkındalık ve bilinç hiçbir şekilde önkoşul değildir. Bunu bir örnekle açıklar. Bir demirci ustası elindeki çekici sallarken onun farkında bile olmaz. Çekiç, vurması gereken yere sanki kendiliğinden inip kalkar. Demirci işini yaparken, bir başkasıyla çok ciddi bir konuyu rahatlıkla konuşabilir. Araba kullanan bir insanın, vites atmak için bu olayı bilincinde canlandırma gereği duymaması da bu kabildendir.

Bu yazının geri kalanını okuyun

Tekniğin Hükümranlığını Aşabilir miyiz?

Adsız

Tekniğin Hükümranlığını Aşabilir miyiz?

  Jacques Ellul’un tekniğin aşılabilirliği konusundaki ümitsizliğine karşın,  Martin Heidegger varlığa dair teknolojik kavrayışımızı değiştirebilirsek, nihilizmden kurtulabileceğimiz düşüncesinde.

Öte yandan, ,Erich Fromm, insan doğasını anladığımız takdirde neyin iyi neyin kötü olacağını bulabileceğimizi söyleyerek meselenin çözümünü bilinmez bir tarihe bırakıyor. İsmet Özel ise, “Üç Mesele”de, “Batı tekniğinin” reddini ve tekniğe müslümanca bir yaklaşımı öneriyor. Bunu açımlamada onun da çok net olmadığını düşünsem de, yaptığı bir analojiyi ilginç buldum. Batı tekniğini, Firavun’un Hz. Musa’nın karşısına çıkardığı sihirbazların oyunlarına benzetiyor.

Bu yazının geri kalanını okuyun